19 Aralık 2008 Cuma

Yazören

Bugün günümüz tahmin ettiğimizden de uzun sürdü ama buna da değdi doğrusu. Sabah erkenden Savaştepe'deki Yazören Mağarası'na doğru yola çıktık. Makul bir saatte köye vardık ve
bir amcadan mağaranın yerini tarifini alıp yürümeye başladık.

Aslında amca bizi bir yere kadar götürecekti ammavelakin dün akşam ki yağmurdan dolayı 7x7 aracımız yokuşu tırmanmamakta ısrar etti. Sonuç olarak biraz aranarak da olsa mağarayı bulduk.

Mağaranın hemen girişinde birkaç büyük fare kulaklı ile büyük nalburunlular bizi karşıladı. Daha sonra aa bak burada beş tane, bee burada on tane var derken yaklaşık 100 bireyden oluşan büyük nalburunlu kolonisi ile karşılaştık. Sayı çok gelmeyebilir belki
ama bu büyük nalburunlu türü için çok kalabalık bir gruptu. Biraz daha ilerleyince ise resmen dibimiz düştü, tavanda büyük bir karaltı vardı. Binlerce bireylik bir Schreiber kolonisi. Yamyam onların fotoğraflarını çekerken Emrah biraz daha ilerledi ve yine aynı büyüklükte ikinci bir koloniyi gördü. İnanmazsınız ama bundan biraz ileride yine bu kadar kalabalık üçüncü bir koloni daha vardı.

Heyecandan kafayı yedik! Onbinlerce Schreiber, yüzlerce büyük farekulaklı, yaklaşık 200 tane büyük nalburunlu ve bir tane de küçük naburunlu tespit etmiştik. Aval aval tavandaki kolonilere baka baka bir müddet gezdikten sonra örneklerimizi toplamaya başladık. Marketten alışveriş yapar gibi "6 Schreiber, 5 Nalburunlu alayim" diyerek topladığımız örneklerimizle mağaranın girişine döndüğümüzde acı bir sürprizle karşılaştık. Örnekleme tüplerini arabada unutmuştuk. Bunun üzerine biz de mecburen elimizdeki yarasaları yaktığımız ateşte kızartıp ekmek arası yaptık. Yok canım, atlamayın hemen. Birimiz paşa paşa arabaya dönüp bir saat sonra yedek tüplerle geri döndü (bilin bakalım hangimiz?).

Kendimizden geçerek iki saat boyunca hayvanların sağını solunu ölçerek örnek aldık. Karanlık bastırdıktan sonra işimiz bitmiş, örnek yarasalarımız mağaralarına dönmüş, biz de köye doğru yola koyulmuştuk. Ertesi günki yolumuzu azaltmak için mis gibi kamp ortamını bırakıp Balıkesir'e döndük ve kendimize bir otel ayarladık. Bu günden aklımızda kalan cümle ise "ya ben orada pek yarasa hatırlamıyorum" idi.

Sevgiler, saygılar.

2 yorum:

  1. Avrupa’da ise 80’lerden bu yana bu mantara ait tek tük gözlemler mevcut. Ancak popülâsyon düşüşlerine ait bir belirti yok. Yine Avrupa yarasa koruma grupları konuya hassaslıkla yaklaşıyor. Ben bu gözlemi onlarla da paylaşacağım.

    Bu konuda sizlerden ricam mağaralar arasında en önemli vektörler olan biz mağaracıların gerekli hassasiyeti göstermesi konusunda olacak. Mantarların sporlarla çoğaldıkları düşünülürse, bizim bu sporları mağara giysilerimiz ve çizmelerimizle diğer mağara ortamlarına taşıma ihtimalimiz söz konusu. Bu sebepten ötürü Avrupa ve Amerika’da mağaracıların her mağaradan sonra giydikleri tulum, çizme gibi mağarada kullanılan tüm eşyaların yıkanması konusunda bir karar almışlar. Sanırım böyle bir tehlikeyle karşı karşıya olduğumuz düşünürlerse bizim de böyle bir uygulamaya geçmemiz gerekmektedir. Aslında bu konu sadece bu hastalıktan dolayı önemli değil; mağara habitatlarındaki diğer mikroorganizmaları da beraberimizden taşımamızdan ötürü birbirinden farklı habitat özelliklerine sahip olan mağaraların ekosistem dengesini bozmamak açısından önemli bir konu.

    Son olarak bir ricam da girdiğiniz mağaralarda fotoğraftakine benzer enfeksiyon kapmış yarasalar görürseniz mümkünse fotoğrafını çekmeniz ve daha sonra bu fotoğrafı bana mağara bilgileriyle ulaştırmanız. Bu tür vakaların kayıt altına alınması gelecekte yapılabilecek koruma çalışmaları için önemli olacaktır.

    Emrah Çoraman - coramane(at)gmail(nokta)com
    Boğaziçi Üniversitesi

    YanıtlaSil
  2. yani anlayacağınız bu evrim değil sadece yarasaların mantarlardan kaynaklanan sporlardan kaynaklanıyor yani enfeksiyon kapıyor,

    YanıtlaSil