27 Eylül 2010 Pazartesi

Ordu, Gümüşhane

Kastamonu’ndan sonraki ikinci durağımız Ordu. 2009 yılında da ziyaret ettiğimiz ilk mağara bir önceki döneme göre oldukça tenha. Birçok yarasa türü mevsimsel göçler yapıyorlar ve anlaşılan bu mağara da yarasaların yaz başında yavrulamak için geldikleri bir yuva. Binlerce yavrusunu taşıyan örümcek ise günün süprizi.
 
Bir kırığa doluşmuş büyük farekulaklı yarasalar.
Günün ikinci mağarasına yola çıktığımızda hava kararmaya başlamıştı. Geçtiğimiz yıl mağaraya giren BÜMAK’lılar mağarada dar bir geçişten sonra bolca yarasa gözlemlemişlerdi. Biz de gece mağaranın girişine arp ağını kurarak mağaradaki türleri belirlemeyi planlamıştık ama köye varmamız gecikince plan biraz zora girmişti. Ancak şansımız yaver gidince bizi gecenin karanlığında sık orman içinde mağaraya götürecek, daha sonra evinde akşam yemeğine davet edecek, ondan sonra da köyün aşağısındaki dere kenarındaki muhteşem kamp alanına yerleştirecek olan Abdullah Abi’yle tanışmamız sadece 5 dakika sürmüştü. Bu mağarada da sadece birkaç yarasa vardı. Sabah kalkınca dere kenarındaki eski değirmeni de kontrol ettik ama burada da yarasalara rastlayamadık. Muhtemelen bölge henüz keşfedilmemiş bir kışlama mağarası bulunmakta…
 
Yavrulu örümcek.
Yavruların yakından görüntüsü.
Ertesi sabah Gümüşhane’ye doğru yola çıkıyoruz. Yine daha önceden ziyaret ettiğimiz bir mağara. Yerini kolaylıkla buluyoruz ancak mağaraya aşırı büyümüş böğürtlenler ötürü giremiyoruz. Sonra kenardan dar bir geçiş buluyoruz. Burada da daha önce gördüğümüz koloni yok. Muhtardan mağaranın MTA tarafından tescil edildiğini öğreniyoruz. Haber sevindirici çünkü mağaranın bulunduğu dağ taş ocaklarının tehdidi altında. Akşam Erzurum’dayız yarın Kars.

Kübra mağaranın hemen girişindeki evde yaşıyor. 


Katil böğürtlen!

Emek ve İso bir daraldan çıkarken.

Yakında bir sevgi kelebeği olacak...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder